İpek Yolu’ndan İnsan Yolu’na

Yılın son günlerinde şirketler gelir ve giderlerini gözlemlemekte daha hassas oldukları için bu dönemi bilanço yaparak geçirir. Ben her yıl sonu yazılarını, bilançoya ayırmayı severim. Ne kadar yazsanız fayda etmeyen konuları vicdan azabı şeklinde önünüze koyarsınız. Yazı konunuz insan kaynakları olunca yapamadıklarınız ve ders alacaklarınız çok olur, her yeni yıla mide üzerinde büyük bir ağırlıkla girersiniz.

Bugünkü yazı tam anlamıyla bir bilanço değil. Ama öyle algılanmalı. Az değindiğim bir konuyla yılı kapamak istedim. Sınırlarımız içinde ciddi bir insan kaynağı trajedisi yaşanıyor. Kanıksadığımız bir konuyu gelecek yıl daha fazla gündeme getirmek üzere yazıyorum: Mülteciler sorunu ve göç!

Yasadışı göçmenleri Türkiye’den Yunanistan’a taşıyan bir tekne Seferihisar sahilinde battı 51 kişi boğuldu (8 Aralık). Bodrum sahilleri açıklarında kaçak göçmenleri taşıyan bir tekne battı 8 kişi hayatını kaybetti (geçen hafta). Teknede Moritanya, Filistin ve Afganistan uyruklu 16 kişi olduğu, İtalya’ya gitmek üzere yola çıktıkları açıklandı. İran’dan Türkiye’ye girmek için üç gün yürüyen 40 Afganistan, 145 Pakistan, 42 Bangladeş ve bir Irak uyruklu 227 kişi Van Başkale’de donmak üzereyken bulundu. (Nisan’07)

Göç, şahıs veya toplulukların fiili ikametgahlarını isteyerek ya da zorla, kalıcı veya belirli bir süreyi kapsayıcı şekilde gerçekleşen fiziki mekan değişikliği. Mülteci, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi”.

Zimbabve’de halkın yüzde 68’i, Uganda’da yüzde 26’sı göç etmek istediğini belirtmiş. İngiltere-Manchester’da çalışan Malawi’li doktor nüfusu, tüm Malawi’deki doktor nüfusundan daha fazla. Zambiya’da bağımsızlıktan bu yana yetiştirilmiş olan 600 doktordan sadece 50’si ülkelerinde görev yapıyor. Gana, Jamaika, Trinidad, Tobago, Filipinler’de mezun olan hemşireler ülkeyi terk ettiği için açık var.

Dünya nüfusunun yüzde 3’ü kendi ülkesi dışında yaşıyor, yaklaşık 33 milyon mülteci var (4,3 milyonluk Filistinli mülteci dahil değil). Devletsiz insanların sayısı 5,8 milyon. En fazla mülteci veren ülke Çin, Irak ve Pakistan. Mültecilerin yaklaşık yarısı kadın. Yüzde 45’i 18 yaş; yüzde 11’i  5 yaş altı çocuklar.

Mülteci alan ülkelerin başında ABD geliyor. Türkiye’de de önemli oranda iltica başvuruları var. Türkiye’deki mültecilerin yüzde 29’u 18 yaş altında. Bunların yüzde 47’si kadın. Irak ve İranlıların iltica için en çok seçtikleri ülke Türkiye. Somalililerin oranı da yüksek.

Göç ve mülteci sorununun doğal sonucu: İnsan Ticareti. Yeni meslek, ilginç bir ihtisas alanı. Türkiye’de de hızla yayılıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre, insan ticareti, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra yılda yaklaşık 7-12 milyar Dolar yasadışı dışı kar getiren üçüncü sektör. mağdurlar gidecekleri ülkelere vardıkları zaman suç örgütleri milyar dolar değerinde ek kazanç sağlıyor. İnsan ticaretine maruz kalan kadınlar seks sektöründe, ev hizmetlisi olarak veya sağlığı tehdit eden ortamlarda çalışmaya zorlanıyor. Yüzde 80’i kadın ve çocuk 2.5 milyon kişinin bu koşullarda çalıştığı tahmin ediliyor.

Türkiye, ders kitaplarında yazan “doğu ile batı arasında köprü” olma özelliğini koruyor. Sınırlarımız anlaşılan elek gibi. İpek Yolu, olmuş İnsan Yolu. Doğal olarak iyi bir ticaret. Sektörün en karlı kaynağı da göçmen kadınlar. Kasap et koyun can derdinde. Her gün karasularımız ya da karayollarımızda dilini, dinini tanımadığımız genç, yaşlı, kadın, çocuk ölüyor.

Bir yılı kapatırken rahatsızlığım tabii ki ülke insanına sağlayamadığımız sağlıklı istihdam koşulları ile gideremediğimiz işsizlik sorunu. Ama bir tek benim insanım yok ki, bu topraklar başka insanlara bu kadar mutsuzluk vermemeli. İnsan ticareti utanç verici.

2008 yılı için sağlık, huzur, mutluluk ama özellikle yeni yılın iş-aş ve insanca yaşam getirmesini diliyorum.

Paylaş