İlle de Roman olsun, isterse çamurdan olsun

 

Nepotizm, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “Akraba ve yakın arkadaşları kayırma” anlamına geliyor. Nepotizmi, Türkiye ve İnsan Kaynaklarıyla ilişkilendirdiğinizde karşımıza “İK’nın Daniskası” çıkıyor. Halk arasında daha neşeli yaklaşımlar da var: “İlle de Roman olsun, ister çamurdan olsun”… Sonunu şöyle bağlamam gerek: Benden olmayan da olmaz olsun: Kayıt dışı!

Yazının ilk yarısında bir medya taraması bulacaksınız. (Hürriyet, Milliyet, Sabah, Radikal, Cumhuriyet) Çamurdan da olsa benden olsun yaklaşımına örnek öyle çok ki, hepsine sayfalar yetmez, ama başlayalım:

Rektör atamalarının ardından TÜBİTAK’la devam eden devlette İK’yı görmezlikten gelecek olursak, kısa zaman önce; “MEB’de Şok Atama”. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ne (EĞİTEK) bağlı açık ilköğretim, açık lise ve açık meslek liselerine “atama duyurusu yapılmadan” müdür ve müdür yardımcısı atandı.

CHP, Cumhurbaşkanının ilk 7 aylık görev sürecinde AK partili ya da yakın 30 ismi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına atadığını açıkladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının, baldızı, Milli Eğitim Bakanlık Müşavirliğine ‘istisnai memur’ olarak atandı.

Çevre ve Orman, İçişleri Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesindeki kurumlara 2007 süresince yüzlerce yeni atama yapıldı, kadrolar yer değiştirdi, vekaleten iş görenlerin sayısı kabardı.

2006’dan ilginç bir örnek; Erzurum’da 11 yıl boyunca kadrolu imamlık yaptıktan sonra, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nde kayıt memurluğu görevine getirilen Sağlık Bakanının akrabası, Gümüşhane Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı olarak atandı.

Yıl 2004, Petkim’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Enerji Bakanı’nın kayınbiraderi atandı.

Sağlık eski Bakanı Osman Durmuş, bir kardeşini Sağlık Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı’nda diğer kardeşini Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde görevlendirdi.

“Bakanlığa onun bunun adamını mı getireceğim?” diyen dönemin Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz de kardeşlerini sırasıyla Demiryolları Eğitim Dairesi’ne, İstanbul Posta İşletme Başmüdürlüğü’ne, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne getirdi. Bakanlık basın müşavirliğine damadını, TSE’ye de kızını yerleştirdi.

Dönemin Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu bir yakınını TSE’ye memur, akrabasını Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcılığı’na getirdi. Ablasının damadını ve amcasının oğlunu Denizcilik Müsteşarlığı’na müşavir, yeğenini özel kalem müdür yardımcısı, eski özel kalem Müdürünü de Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı olarak tayin etti. Baldızını TSE’ye, amcasının kızını Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’ne, amcasının oğlunu TSE İzmit Bölge Müdürlüğü’ne atadı.

1991’de kurulan DYP-SHP ve DYP-CHP hükümetleri döneminde, sadece Adalet Bakanlığı’na 5 bin kişi alınırken Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, “Seyfi Oktay ve benim dönemimde de iki bin hakim aldık. Bu kadroları örgütüme vermeyip de, MHP’ye mi verseydim?” diyerek tarihe geçti.

Akraba ve yakınlar sağa sola yerleşirken, nüfusun geri kalanı ne yapıyor diye merak edenleriniz için işsiz sayısı 2 milyon 164 bin. Genel işsizlik oranı yüzde 11,5. Genç nüfusta işsizlik yüzde 16,3. Değişen bir şey yok. Niteliklerine göre bir yere yerleşemeyeceğini görenler, orman kanununda kendi yolunu buluyor: Kayıt dışına çıkıyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) araştırmalarına göre kayıt dışı almış gitmiş. Anlaşılan “yakın” kadrosuna girmeyenler kendilerini “kayıt dışı” kadrosuna atmışlar. Ücretliler arasında kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 23. Tarım dışında kendi hesabına çalışanların yüzde 55’i kayıt dışı. Çoğu da yeşil kartlı.

 

Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların sayısı 10 milyon. Çoğu 15-19 yaş arası ücretli genç erkekler askerlik öncesinde kayıtsız, yüzde 70 herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değil. Erken yaşta emekli olup da çalışmaya devam edenlerin etkisiyle, 60 yaş üstünde kayıt dışı yüzde 52.

İlle de yakınım olsun isterse çamurdan olsun. Kayıt dışına da razıyım.

Paylaş