Hırs Yerine Azim, Güç Yerine Dayanıklı Olmak…

İşte sana şahane sporcu tarifi. Tabii Mustafa Kemal’in sporcu tarifinin yerini hiçbir şey alamaz: “…Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim…” Bir de neşeli ve başarılı olursa, milli gurur! Dünyanın her noktasında ülkesini başarıyla temsil eden daha fazla sporcu ve farklı spor dallarında mücadele eden daha fazla sayıda sporcuya ihtiyacımız var.

Milli sporcumuz Bahar Saygılı, dayanıklılık, performans, motivasyon sporu diye tanımlanabilecek triatlonda Türkiye’nin gururu. Triatlon, yüzme, bisiklet ve koşunun üst üste yapılmasıyla oluşmuş Olimpik bir spor branşı.

Saygılı önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Dünya Şampiyonası için  hazırlıklarını yapıyor. Dayanıklılığının ve performansının doruğunda olduğunu ifade ediyor. Bilimsel araştırmalara göre, kadınlar 30-35 yaşlarında dayanıklılıklarının en üst noktasında oluyormuş. Fiziki dayanıklılık yetmiyor. Azim şart!

Saygılı, yıllardır hiç antrenman kesmeden verimliliğini yönetiyor. Birkaç tüyo vermesi şahane olur diye düşündüm, bir de Bahar’ı daha çok tanısınlar istiyorum, çünkü, pozitif, çalışkan, sürdürülebilir, enerjik, eğlenceli ve başarılı. Hepsi aynı anda olabiliyor, en azından dengeli yaşanabiliyor.

Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürk’ün klişe sınıfına girmeyen sporla ilgili birkaç sözünden de alıntı yapmak istiyorum: Spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki, vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz…

Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim…

Saygılı, spor hayatına 5 yaşında başlamış. Söylediğine göre hiperaktif bir çocukmuş. Bale yaparak başlamış. Bir yandan da yüzmüş; “…9 yaşından 14 yaşına kadar yüzme antrenmanı yaptım ve tüm yüzücüler bilirler bir hayli zor hayattır  özellikle çocukluk yaşlarda. Oyun oynayıp arkadaşlarınızda konuşmamız gereken saatleri hiç konuşmadan sessizce saatlerce suyun içinde geçirerek bir çocukluk yaşadım. Bana uygun olmayan bir branş olduğuna karar verdim. Durağan ve iletişimin olmadığı bir spor…”

Bahar Saygılı’yla spor sohbetimiz çok kişisel renkli noktalardan başladı. Ben de onun gibilerin sayısı çoğalsın diye biraz format dışına çıkıp gerek spor gerek özel hayatındaki perdeyi aralamasını sağlamaya çalıştım. Bakalım bu sohbeti nasıl bulacaksınız;

 

Yaprak Özer: Oysa sen cıvıl cıvılsın, iletişim kurmayı seviyorsun.

Bahar Saygılı: Konuşmam gerekiyor benim mutlaka. Konuşuyoruz antrenmanlarda yüzme, bisiklet, koşu olunca sıkılgansanız bence iyi bir alternatif. Çünkü hem yüzebiliyor, hem bisiklete binebiliyor, hem koşabiliyorsunuz… bir gün birisini yapmak istemediğinizde diğerini yaparak gününüzü hala sportif faaliyette geçirmiş oluyorsunuz. O yüzden dünyada bu kadar revaçta olan bir spor branşı triatlon. Çünkü rakibiniz kendiniz ve biraz daha özgür, esnek bir spor.

Yaprak Özer: Triatlon bizde popüler bir spor değildi. Görüyorum ki, giderek çok sayıda kişi amatörce hatta  ilerleyen zamanlarda profesyonelce, bu sporla ilgileniyor. Bu çeşitlilik onları cezbediyor diye düşünüyorum …

Bahar Saygılı: Evet. Dayanıklılık yaşla artan gelişen bir şey. Bunun avantajlarından da yararlanıyorlar. Yani 20 yaşındayken sürat 15 yaşındayken sürate dayalı spor dallarında gelişimi devam ediyor fakat 20’li yaşlardan sonra 30’lu yaşlarda dayanıklılığınız hala gelişmeye devam edebiliyor.

Yaprak Özer: Dayanıklılığının doruğunda olmalısın, son yarışında harikalar yaratmışsın. Nerede yarıştın, ne yaptın?

Bahar Saygılı: İtalya Pescara’da Roma’ya 2 saat uzaklıkta küçük bir kasabada yarıştım, çok güzeldi. Kendi kategorimde tüm kadınlar genelinde ikinci oldum yani bütün yaş gruplarında.

Yaprak Özer:  Bir sporcu olarak ne yiyor içiyorsun…

Bahar Saygılı: Sanıldığı gibi sadece  yulafla beslenmiyoruz.  Bazen koyuyorum Instagram’a… Tabii ki, hep sağlıklı yemekler, yaşam biçimi benim için. Çocukluğumdan beri antrenman yapıyorum. Yine çocukluğumdan beri yemeğime dikkat ediyorum.

Yaprak Özer: Peki nasıl hazırlanıyorsun

Bahar Saygılı: 2016’da full Iron Man yaptım ama 2013’e kadar milli sporcu olarak olimpik mesafelerde yani daha kısa daha sürate dayalı mesafelerde yarıştım. 2016 yılı benim için güzel bir yıldı. Bütün sene Güney Afrika’da kaldım. Burada kışken orada yaz olduğu için antrenmanlarıma orada devam etme şansım oldu. Benim 30 yaş projemdi.  Full Iron Man’i yapıp Dünya Şampiyonası’na giden Türk kadın olmaktı hedefim… Nisanda Güney Afrika’da sonra  Dünya Şampiyonası’nda  yarıştım. Hayalimdi ve birçok kıza örnek olduğumu düşünüyorum. Kızlarımız da çıkmaya başladı. Onlara ilham vermiş olmak ya da motive etmiş olmak benim için gurur verici. Ülkemdeki kızlara bir şey yapmışım gibi hissediyorum. Bu da beni motive ediyor ve devam etmemi sağlıyor aslında bir anlamda.

Yaprak Özer: Hedef ne?

Bahar Saygılı: Hedefim ilham verebildiğim kadar gitmek. Bir yandan akademisyen olarak da ilerliyorum. Sadece sporcu olmayı istemedim hiçbir zaman. Çünkü hayata bir kere geliyoruz ve onun hepsini sadece sporcu gibi yaşayarak geçirmek istemediğime ben küçük yaşlarda karar vermiştim. O yüzden ülkenin şartları doğrultusunda elimden gelenin en iyisini yaparak spora katkım olsun istedim; televizyon programları, akademik hayatım olsun ya da işte konuşmalarım olsun… İstinye Üniversitesi’nde Spor Yönetimi Bölümünde ve Marmara Üniversitesi’nde triatlon dersi veriyorum.

Yaprak Özer: Başka neler yapıyorsun?

Bahar Saygılı: Bir yandan sürekli antrenman yapmaya devam ediyorum  sabah akşam.

Güne çok erken saatlerde başlıyorum. Sonra hiçbir şey olmamış gibi 9’da mesaisi başlayan insan moduna giriyorum. Normal gün içerisinde herkes kadar koşturuyorum. Her gün çift antrenman yapmıyorum. Tek antrenman yaptım günler mutlaka ailem ya da arkadaşlarımla zaman geçirecek alanları yaratmaya çalışıyorum. Planlı yaşayınca hepsini oturtabiliyorum. Anlayamadığım şey, “…ben de spor yapmak istiyorum da, vaktim yok…” diyen insanlar. Kesinlikle samimi bulmuyorum. Biri bunu söylediğinde anlatacağı diğer her konu hakkında aynı şeyleri düşünüyor, önyargıya sahip olabiliyorum. Ben de seninle aynı hayatı yaşıyorum. Ben ekstra olarak daha programlıyım. Ertesi gün ne yiyeceğimi, nerede olacağımı bilmem gerekiyor ki, organize olabileyim. İşin sırrı beslenme ve uykuda. Gerçekten hayatımda hiçbir zaman dizi izlemedim. Hiç haberim yok. Gündemi Twitter’dan takip ediyorum. Zaten baktığınızda da her şey dram, enerji çalan şeylerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.

Yaprak Özer: Uyku ve beslenme konusunu yarım bırakmayalım. Kaç saat uyursun?

Bahar Saygılı: 8 saate hala tamamlamaya çalışıyorum 32 yaşında. Yaşla beraber aslında uykuya ihtiyacı azalır insanın. Sporcuların özellikle genç küçük sporcuların 20’li yaşlara kadar 10 saati mutlaka görmeleri gerekir çift antrenman yaptıkları dönemlerde. Tek antrenman yaptıkları günlerde de minimum 8 saati görmeleri gerekiyor ki, antrenman yapabilir halde olsunlar.. 8 saat uyumaya mutlaka özen gösteriyorum. Bazen 7 saat oluyor ve arada fırsatım olursa uyuyabilecek alan yaratmaya çalışıyorum. Uyku ile ilgili hayatım boyunca hiç problemim olmadı. Bence yorgunlukla paralel gittiği için. “Power nap”lerim vardır 20 dakika.

Buraya gelmeden önce yaptım hatta yoksa kafamı kaldıramıyorum. Güne çok erken başladığımız için en ufak bir vakit bulduğumda hemen 20 dakika gözümü kapıyorum.

Yaprak Özer: Bugün ne yedin?

Bahar Saygılı: Bugün sabah yulaf yedim. Yulaf pişirdim yanında muz ve incir sezonumuz gereği. İnciri çok seviyorum. Öğlende deniz mahsulleri olan bir pirinç salatası yedim ama salatadan ziyade aslında doyurucu bir pirinç. Mümkün olduğunca ben yapıyorum çünkü dışarıda içinde ne olduğunu bilemiyorum, kontrol bende değil. Genelde dışarıda yiyorsam sossuz bir karbonhidrat yani pirinç, kinoa gibi şeyleri de içeren bir salata söylüyorum ya da bakliyat içeren. Protein destekli tabii ki de bazı günler çok zorda kaldığımız çalışma ortamları ya da okul ortamı ya da yolda kaldığımız dönemlerde bir sandviçle de yaşayabiliyorum ama mümkün olduğunca iyi seçenekleri seçmeye çalışıyorum gün içinde. Eğer ertesi gün programım yoğun olacaksa ya da ulaşamayacağım bir bölgede kalacaksam kendi yemeğini hazırlayıp kabımda yanımda taşımayı ihmal etmiyorum. Kaplarım sağlıklı kaplar. Yemeklerimi hızlı pratik bir şekilde yapıyorum ve çok fazla içeriklerini de değiştirmediğim için üç aşağı beş yukarı her zaman buzdolabımda aynı malzemeleri tutuyorum ne seviyorsam mesela közlenmiş patlıcanı asla pas geçmiyorum.

Yaprak Özer: Yaptığın spor “dayanıklılık” gerektiriyor, peki ya hırs?

Bahar Saygılı: Bana hırslı diyene hayır ben azimliyim diyorum çünkü her gün düzenli antrenmanımı yapıyorum. Ama her gün kendimi parçalayacak bir antrenman yapmıyorum. Yorgunsam antrenman yapmıyorum. Çünkü vücudumu da dinleyebilme hakkına sahibim.

Paylaş