Dünle bugün, deneyimle yenilik buluştuğunda

Nestlé 100 yılı aşkın süredir Türkiye’de. Genç ve dinamik bir ekiple çalışıyor, bunca uzun yaşamanın sırrını aslında ürünlerinin tanımıyla paralel olarak yorumluyor, sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak, yabancı bir terimle wellness…

Bursa Karacabey’deki kahvaltılık gevrek yatırımı, 100 yıldır bu topraklarda olmasına karşın yatırımda hız kesmeyen şirketin son atağıydı. Yatırımın miktarı kadar aslında içeriği anlamlı çünkü burada üretim yapmak kadar hammaddeyi olduğu gibi Türkiye’den satın almak çok önemli Nestlé için. Sözü edilen hammadde ağız sulandıracak kadar cazip; yıllık yaklaşık 4 bin 350 ton şeker, 5 bin 350 ton buğday, 4 bin ton mısır ve bin ton pirinç alımı gerçekleştirilecek.

Çok deneyimli genç bir şirket Nestlé. Yönetim kadrosu da öyle. Türkiye’nin başında bulunan icra kurulu başkanı Hans-Ulrich Mayer çok genç bir lider. Dinamik yapısı son yıllarda ciddi atağa kalkan şirket üzerinde çok etkili.

Nestle’nin yüz yıllık sırrını keşfetmek kolay değil. Ama hem küresel hem de yerel olmak başarı kriterlerinin başında geliyor. Çünkü evrensel değerleri , yerel kültürle buluşturmaya çaba gösteriyorlar. Yerel kültürlerden elde ettikleri deneyimleri içselleştirdiklerini ifade ediyorlar.

 

Nestlé Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hans-Ulrich Mayer, Türkiye’deki operasyon ile Nestlé  değerleri ve başarısı çerçevesinde sorduğum sorulara yanıt verdi:

Yaprak Özer: Nestlé 100 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de faaliyette. Bu kadar köklü şirket gözlemleyemiyoruz. 10 yılı geçebilmiş şirketleri bile çok göremiyoruz. İşin sırrı nedir?

Hans-Ulrich Mayer: 100 yılı aşkın süredir faaliyetteyiz ve birkaç sene önce 100. yılımızı kutladık Türkiye’de. Yönetim kurulumuzdaki fotoğrafları 102 yıl önce çekmeye başladık. Çok ilginç insanlar Nestlé’de görev aldı, Nestlé’nin gelişimine katkıda bulundu. Aynı şekilde Nestlé de topluma  katkıda bulundu Türkiye’de. Hiçbir şekilde vazgeçmememiz gerekiyor. İyi zamanlarımız oldu, bazen o kadar iyi olmayan zamanlarımız oldu… Ama en kilit nokta asla vazgeçmemek. Çünkü biz tüketim sektöründeyiz.

Yaprak Özer: Söylemlerinizi mottonuz olan “wellness”e bağlayabiliriz. Toplumun iyi olması, toplumun refahı, hem iyi zamanlarda hem kötü zamanlarda…

Hans-Ulrich Mayer: Evet, bu topluma katkıda bulunabilmek bizim için çok önemli. 1920’lerde Nestlé ilk fabrikasını Türkiye’de kurdu. Bu da elbette yerel bir toplum geliştirmemizde katkı sağladı ve biz burada aynı zamanda bir değer oluşturmak bununla beraber topluma bu değeri aşılamak ve topluma katkıda bulunmak istiyorduk.

Yaprak Özer: Türkiye’de kaç fabrikanız var?

Hans-Ulrich Mayer: Altı fabrikamız var ve bu yatırımlar devam ediyor. Çok büyük yatırımlarımız var. 400 milyon TL üzerinde yatırımımız oldu.

Yaprak Özer: Siz 2006 yılından bu yana Türkiye’de görevlisiniz ve Nestlé, Türkiye’de sizinle hızla büyüyor.

Hans-Ulrich Mayer: Evet bu konuda oldukça şanslıyız, çok haklısınız.

Yaprak Özer: Son yatırımlarınızdan söz eder misiniz? Bu yatırım için başka ülkeler de söz konusuydu, Nestlé, yatırım yapmak için Türkiye’yi seçti. Bu fabrikada kahvaltılık mısır gevreğini Türkiye’de üreteceksiniz, doğru mu?

Hans-Ulrich Mayer: Evet, Nestlé’nin geleneksel mısır gevreğini Türkiye’de üreteceğiz ve bunu çok az sayıda ülkede gerçekleştireceğiz. Türkiye bunlardan bir tanesi ve Türkiye’yi bir üretim merkezi haline getirmek istiyoruz, kahvaltılık mısır gevreğimiz sonrasında. Türkiye’de çok sevildi kahvaltılık mısır gevreği. Üretimimizi Türkiye’de yapıyor olmak çok iyi bir haber olmakla birlikte hammaddenin hepsini Türkiye’den karşılıyor olmak daha güzel bir haber…

Yaprak Özer: Genellikle yatırım tarafına odaklanıyoruz. Ancak, hikayenin hammadde kısmının Türkiye’den karşılanacak olmasının altı çizilmeli…

Hans-Ulrich Mayer: Türkiye’den Ortadoğu ve Afrika ülkelerine 20’yi aşkın ülkeye ihracat yapabileceğiz ve dünyanın diğer bölgelerine de ulaşabiliriz.

Yaprak Özer: Neden Türkiye’yi seçtiniz?

Hans-Ulrich Mayer: Çünkü, üretim açısından Türkiye çok iyi bir lokasyon. Tüketici talebi çok iyi, kahvaltılık mısır gevreğine olan talep çok yüksek. Türkiye, her zaman güneşli, her zaman suya ulaşılabilir bir ülke ve tarım için elverişli alanlara sahip.

Yaprak Özer: İnişli çıkışlı bir ülke aynı zamanda. Ekonomik ve siyasi problemlerin zaman zaman yaşandığı bir ülke olmasına rağmen mi?…

Hans-Ulrich Mayer: Her zaman, her koşulda faaliyet göstermek istemişizdir ülkede. Ürünlerimizi sattığımız ve yerel bir üretim ağımızın olduğu bir ülkede kalmak isteriz. Dünya çapında aynı anda yerel olmak ve merkezi hale gelebilmek hedefimiz. Dünyanın neresine giderseniz gidin, Nestlé tüketici için yerel bir markadır ve bu da bizim ana amaçlarımızdan bir tanesidir. Türkiye’de markalarımız var, yerel markalarımız var. Çoğu markalarımız yerel markalardır, çoğu yönetim kurulumuzdaki kişiler yerel kişilerdir ve üretim alanında da yerel bir şekilde faaliyetteyiz.

Yaprak Özer: Türkiye’deki yöneticileriniz yüzde kaçı Türk?

Hans-Ulrich Mayer: Bütün kurulu ele alırsak %80’in üzerindeki yöneticilerimiz ve yetkililerimiz Türk ve eğer bütün yönetimi işin içine katacak olursak elbette bu rakam artar.

Yaprak Özer: Türkiye’de ne kadar kişiye istihdam sağlıyorsunuz?

Hans-Ulrich Mayer: Doğrudan istihdamdan konuşuyorsak 2700 kişiye ve tam ve yarı zamanlı çalışanlarımızla birlikte 6 binin üzerinde.

Yaprak Özer: Yeni fabrikayla beraber daha fazla istihdam sağlıyor olacaksınız, öyle değil mi?

Hans-Ulrich Mayer: Elbette ki.

Yaprak Özer: Yerel olduğunuzu söylüyorsunuz ama uluslararası Nestlé, uluslararasının da uluslararası şeklinde anılıyor. Peki, bu ne demek?

Hans-Ulrich Mayer: Biz çok başarılı bir uluslararası markayız tüketim sektöründe ve çok geniş bir markayız. Aynı zamanda diğer uluslararası şirketlerle karşılaştırdığımız zaman yönetimimiz en global seviyede faaliyetlerini sürdürmekte. İşte bu yüzden uluslararasının da uluslararası gibi bir tanımı kendimize uygun görüyoruz.

Yaprak Özer: Nestlé yönetim kurulu 12 farklı ırka, farklı ülkeye ev sahipliği yapıyormuş. BM gibi desenize…

Hans-Ulrich Mayer: Kesinlikle, yönetim kurulumuzda da olsun, her seviyede farklı uyruktan insana yer veriyoruz. Bunun demokrasi olduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda ne tarz bir pasaportunuzun olduğu ya da hangi üniversiteden geldiğiniz, ne tarz bir eğitim gördüğünüz önemli değil bizim için. Bizim için Nestlé kültürüne adapte olabilecek misiniz? sorusunun yanıtı önemli. Bu prensipleri siz de benimseyebilecek misiniz? Bizim için esas önemli olan şey bu, bütün dünyada da geçerlidir.

Yaprak Özer: Bazı rakamların üstünden geçelim. Toplamda 28 bin çalışanınız var 84 ülkede 485 fabrikanız var. Çok büyük bir organizasyon demek. Türkiye’deki bazı profesyonel çalışanlarınız aslında pek çok farklı ülkede görev yapıyor. Bazı çalışanlarınız Afrika’ya bile gitmek için çok isteklilermiş, şaşırdım doğrusu…

Hans-Ulrich Mayer: Bu aslında enteresan, çalışanlarımızın Afrika’ya gitmek istemesi üzerine şaşırdığınızı duymak ama bu bizim için çok normal çünkü, bizim endüstrimizde, bizim sanayimizde hızlı büyüme, hızlı gelişen ülkelerden kaynaklanır. Hindistan olsun, Afrika olsun, Endonezya olsun, bazı Asya ülkelerini de buna dahil edebilirim. Eğer yönetim konusunda da ilerlemek istiyorsanız, yönetime geçiş yapmak istiyorsanız, biraz eğitilmelisiniz, biraz liderlik özelliklerinizi geliştirmeniz gerekmekte. Bu özelliklere ulaşmak için de Afrika gibi ülkelere gitmeniz ve tamamıyla farklı bir kültüre kendinizi adapte edebilmeniz, kendinize farklı bir kültürde rahat edebileceğiniz bir ortam yaratabilmek çok önemli, yüksek sayıda kişiye liderlik yapabilmeniz çok önemli. Mesela, Avrupa ülkelerine ya da Amerika’ya gittiğiniz zaman biraz daha rahat edebilirsiniz ama kendi rahat ettiğiniz alanınızdan çıkıp başka bir kültüre kendinizi adapte edebilmek ve farklı insanlarla karşılaşıp fırsatları yakalayabilmek ve bunu hızlı büyüyen ülkelerde yapabilmek bizim için çok önemli.

Yaprak Özer: Neden bu kadar şaşırdığımı açıklamam istiyorum size. Ülkeler arasında Kenya, Gana gibi farklı Afrika ülkeleri yer alıyor. Biz öyle bir kültürde yetiştirildik ki her zaman Batı bizim için daha çekici olmuştur. İşte, bu yüzden bana çok ilginç gelmişti.

Hans-Ulrich Mayer: Evet, sizin dediğiniz de önemli. Olasılıkları ve yapılabilecek şeyleri fark edebilmek çok önemli ama aynı zamanda yüzünüzü Batı’dan ziyade Doğu’ya dönmek  de çok önemli. Bir kariyer için doğru yolda ilerlemeniz lazım. Ne kadar farklı yönler keşfederseniz sizin için o kadar iyi olacaktır, size  o kadar başarı getirecektir. Askeri düzende de benzer bir sistem mevcut. Askeri kariyerde erken yaşlar daha aktif, saha çalışmaları için çok daha avantajlıdır. Erken zamanda farklılıklarla karşılaşmak, daha iyi ve önemli projelere, başarılara imza atmanızı sağlar. Bu çok önemli. Askerlik örneğinden gidecek olursak, unutmayın, madalya sayısını artırmak çok önemlidir. Bizimkisi de  aslında çok farklı değil.

Yaprak Özer: Biraz daha farklı pencereden bakacak olursak, değişik coğrafyalardaki sıra dışı görevler için… Batı’daki profesyoneller bu tür pozisyonlar eskisi kadar istekli mi? Ya da şöyle sorayım, bizler alışkanlıklarımızı mı değiştiriyoruz? Farklı kültürlere, farklı pozisyonlara karşı daha mı rahatız? Ne düşünüyorsunuz?

Hans-Ulrich Mayer: Mesela benim örneğime bakarsanız, ben Almanya’da doğdum ve yetiştirildim ama sınıf arkadaşlarıma baktığım zaman, meslektaşlarıma baktığım zaman uluslararası seviyede olabilecek çok az insan var. Bu aslında pek çok ülkedeki insan için geçerli ama bizim burada rolümüz Nestlé olarak, bu bireyleri fark edebilmek ve gerçekten kendini uluslararası seviyeye adapte edebilecek, keşif yapmak isteyecek, yeni toplumlara ulaşmak isteyecek insanlara ulaşmayı hedefliyoruz. Çünkü, ancak bu sayede bir liderlik söz konusu olabilir. Anca bu şekilde uluslararası bir şirketi yönetebilirsiniz.

Yaprak Özer: Yetenek gelişimi ve niteliklere bakarak mı bunu yapıyorsunuz?

Hans-Ulrich Mayer: Elbette. Herkes bir noktada kendi ülkesini terk etmek zorunda, kendi alıştığı yerden uzaklaşmak zorunda ve aynı şekilde yine pek çok farklı ülkede farklı sorumlulukları yerine getirebilecek bir yapıya da sahip olmanız lazım. Çünkü dünyanın farklı yerlerinde farklı müşterilerimiz var ve bir üniversite ortamında bunları fark edebilmek, bunları deneyimleyebilmek aslında çok da kolay bir şey değil. Entelektüel anlamda da çoğu insan bunun önemini anlıyor. Tüketicilerin yerel olduğunu ve yerel davranmamız gerektiğini anlıyor ama bunu kabul etmeniz de lazım genel anlamda ve kendinizi adapte etmeniz lazım, farklı kültürleri, toplumun farklı kesimlerini benimsiyor olabilmeniz lazım ve bu temelden gelen bir karakteristik aslında.

Yaprak Özer: Nestlé Singapur’da görev almıştınız Türkiye’ye gelmeden önce ve sonrasında Tayland’da görev aldınız. Kariyerinize otomotiv sektöründe başlamışsınız. Zengin bir yelpazeden bahsediyoruz burada. Herkesin kariyeri sizinki kadar zengin mi?

Hans-Ulrich Mayer: Biz bu genel yönetim becerilerini geliştirmeye çalışıyoruz. Türkiye’deki çalışanlarımız terfi ettirildi son birkaç yıl içerisinde. Dolayısıyla, devamlı olarak kendimizi geliştiriyoruz ve farklı yeteneklere yöneliyoruz çünkü, nihayetinde bizim mottomuz her seviyeyi anlayabilecek, her seviyede kapasitesi olabilecek insanları bir araya getirmek. Elbette uzmanlarımız var, ancak aynı zamanda profesyonellerimiz de var ki hepsi farklı departmanlarda çalışabiliyor.

Yaprak Özer: Hem merkeziyetçi bir yapınız hem de ademi merkeziyetçi bir çalışma şekliniz var. Yöneticilerinize çok esneklik tanıyorsunuz, ama kurallarınız kesin. Bir arada tutabilmek zor olmalı.

Hans-Ulrich Mayer: Dünya çapında geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyoruz. Ülkelerde yerel olmaya özen gösteriyoruz. Biz her zaman çalışanlarımızla beraberiz ve sahip olduğumuz temel değerlerle beraber inanıyoruz ki sadakat, güven ve sıkı çalışmak bizim için çok önemli. Çalışanlarımızın devamlılığını isteriz ve onlara koçluk düzeyinde eğitim veriyoruz ve organizasyon formu, bizim seçtiğimiz form, aslında şirketimizi farklı iş modellerine bölmek, sabit ve ana fonksiyonlar, mesela bir tarafta işimizi yürütebilecek şekilde, biz de esasında buna odaklanıyoruz. Hizmet noktasında da çok önemli ölçümlerimiz var. Finans veya diğer departmanlar olsun, pek çok farklı noktamız var. Hızlı olmamız lazım, esnek olmamız lazım ve her farklı iş modelimize iyi odaklanmamız lazım. Çoğu iş modelimizde rekabet çok önemli ve farklı rakiplerimiz var.

Yaprak Özer: Küresel gelişmeler ve tarım politikaları hakkında neler söylemek istersiniz?

Hans-Ulrich Mayer: Bizim Türkiye’yi seçmemizin sebebi, söylediğimiz gibi, Türkiye’nin üretim merkezi olmasını istiyoruz. Türkiye’de hammadde çok kaliteli. Aynı zamanda MAGGI® ürünlerimiz için de üretim merkezi olmasını istiyoruz. Hazır çorba için üretimimizin burada olmasını istiyoruz. İran’a, Kuzey Afrika’ya, Ortadoğu’ya Türkiye’den bir geçiş noktası olmak istiyoruz. Türkiye’yi üretim için seçtik çünkü, ulaşabilirlik ve yüksek kalite çok iyi bir seviyede Türkiye’de.

Paylaş