Çocuk mu işçi mi?

Sahilde kağıt helva satıyor. İncecik genç bir kız. Oya gibi suratı… Kağıt helva alana rastlamadım. Önümden geçti, dönüşünü uzun zaman bekledim. Sahil boyunca gidecek gelecek… Sonunda döndü, baktım kağıt helvalardan eksilen olmamış. Birden fazla almak istediğimi söyledim, gözleri parladı. Kaç tane diye sordu sözümü bitirmeden…

“Okuyor musun” diye sordum, “ortayı bitirdim” dedi. “Devam edeceksin değil mi” diye sordum, “Sanmam edemeyceğim. Durumumuz iyi değil, aileme yardımcı olmam gerek” dedi.  Ağabeyi 27 yaşında, kendisi orta sonda, bir de yeni doğmuş bebek varmış.

“Ama sen okursan ailene daha çok yardımcı olabilirsin” dedim. Başını salladı. “Babamı ikna etmem gerek” dedi. Babası haşlanmış mısır satıyor, ağabey simitçi, evlenmek istiyor artık. Genç kız okuyabilmeyi hayal ediyor… “Kazandığını biriktir, gelecek okul yılında okumanı kolaylaştırır” dedim. “Benim kazandığımla yiyecek içecek alıyoruz. Babamla abimin kazancı borca gidiyor” dedi. 4 kişilik aile kağıt helvadan besleniyor.

UNICEF’e göre dünyada ortalama 158 milyon çocuk işçi var. Bu da her 6 çocuktan birinin çalıştığı anlamına geliyor. Bu çocukların birçoğu da tehlikeli makinelerle, madenlerde ya da kimyasal maddelere maruz kalarak çalışıyor. Hatta uyuşturucu ve fuhuş gibi alanlarda bile çocuklar kullanılıyor.

12 Haziran, Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olarak belirlenmiş.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 32. maddesi çocukların ekonomik sömürüden; fiziksel, ruhsal ve psikolojik gelişimlerini ve eğitimlerini sekteye uğratacak her türlü aktiviteden ve işten korunmaları gerektiğini salık veriyor. Türkiye de bu sözleşmeyi 1990 yılında imzaladı. Fakat 207 bini erkek, 113 bini kız çocuk olmak üzere 320 bin çocuk işçi var.( Kaynak: BETAM) İşin kötüsü bu rakamlar, 18 yaşından küçük her bireyi çocuk sayan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yaş aralığına göre değil. Bu rakamlar 6-14 yaş aralığındaki çocukları kapsıyor.

Oran azalıyor
DİE’nin 1999 yılı rakamlarına göre 6-14 yaş arasında 511 bin çalışan çocuk vardı. Rakamların bu anlamda azaldığı görülüyor. Türkiye, 1992’de Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı’na (IPEC) katıldığından beri çocuk işçiliğiyle mücadelede önemli bir yol aldı. Bu çerçevede Türkiye,1998’de minimum çalışma yaşını 15 olarak belirleyen ve 2001’de en kötü şartlardaki çocuk işçiliğini yasaklayan 138 ve 182 sayılı ILO sözleşmelerinin altına imzasını attı. Zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılmasının da bu ilerlemede payı var. Türkiye, 1994-2006 arasında 6-14 yaş arasında çalışan çocukların oranını yüzde 8,5’den yüzde 2,6’ya düşürdü. Yüzde 2,6 küçük bir oran gibi görünse de aslında oldukça büyük bir kitleye işaret ediyor. Türkiye’nin 6-14 yaş arası nüfusu 12.478.000 çocuğa karşılık geliyor.

Okul sıralarından uzaktalar
Rakamın büyüklüğünün yanında durumu daha da vahimleştiren bir mesele de bu çocukların birçoğunun okula devam edemiyor olması. Çalışan 207 bin erkek çocuğun 70 bini, 113 bin kız çocuğun ise 55 bini okula devam etmiyor. Okula devam etmeyen toplam 125 bin çocuk işçinin yaklaşık 30 bini hiç okula gitmemiş. 2006 yılı itibariyle 6-14 yaş arası çocuk işçilerin yüzde 61,2’si hem çalışıp hem eğitimlerine devam ediyorlar. Okula devam edenlerin kızlarda oranı yüzde 51,5 iken erkeklerde yüzde 66,5. Bu da özellikle de kız çocuklarında çalışmanın eğitimden uzak kalmak anlamına geldiğini kanıtlıyor.

Okula devam etmeyen 124.178 çocuk işçinin
• Yüzde 23,2’si (28.846 çocuk) hiç bir okuldan mezun olmadan okulu terk etmiş.
• Yüzde 52,7’si (65.431 çocuk) bir okuldan mezun olmuş.
• Yüzde %24,1’i (29.901 çocuk) hiç okula gitmemiş.

Hiç okula gitmemiş olan çocuk işçilerin okula gitmemelerinin başlıca sebepleri
• Ailelerin izin vermemesi: kızlarda yüzde 31,2, erkeklerde yüzde 19
• Çalışmak zorunda olmaları: kızlarda yüzde 28,1, erkeklerde yüzde 16
• Okul masraflarını karşılayamamaları: kızlarda yüzde 19,6, erkeklerde yüzde 32,2

Çocuk işçilerin çalıştıkları sektörler
Çocuk işçilerin büyük bir bölümü (kızların yüzde 72’si, erkeklerin yüzde 50’si) tarım sektöründe çalışıyor. Çocukların yoğunlukla çalıştığı diğer iki sektörse imalat ve inşaat sektörü. Çalışan kızların yüzde 17’si (19 bin çocuk) imalat sektöründe çalışırken imalat sektöründe çalışan 26 bin tane de erkek çocuk var. Bunun yanında inşaat sektöründe çalışan erkek çocuk sayısı 5 bin. Erkek çocukların azımsanamayacak bir kısmı da ticarette, lokantalarda ve otellerde çalışıyor.

Diğer yandan tarım sektöründe çalışan çocuk sayısı düşüyor. Neden, tarımın bir istihdam alanı olarak önemini yitirmesi. Kırsal alanlarda çocuk işçiliği 1999 ile 2006 yılları arasında yüzde 50 azalmış. Kentsel alanlarda ekonomik faaliyetlerde yer alan toplam çocuk sayısıysa 1999 yılında 478.000 iken 2006 yılında sadece 457.000’e inmiş.

Çalışan çocukların yüzde 63,8’i (204.326 çocuk) ücretsiz aile işçisi olarak kendi ailelerinin çiftlikleri ve dükkanları gibi aile işletmelerinde çalışıyor. Yüzde 20,6’sı (66.104 çocuk) yevmiyeli, yüzde 13,5’i (43.160 çocuk) ise ücretli veya maaşlı olarak çalışmakta. Yüzde 2,1’lik bir kısım (6.665 çocuk) ise kendi hesabına çalışıyor.

Tarla ve bahçelerde çalışan çocuk işçi oranı, erkeklerde yüzde 45,7, kızlarda ise yüzde 69,6. Bunu hem erkeklerde hem de kızlarda düzenli işyerleri izliyor. Erkek çocuklarda seyyar veya sabit olmayan işyerlerinde çalışma oranı yüzde10,5. Buna karşılık kız çocukların yüzde 5,1’i evlerinde çalışmakta. Çalışan kızların yüzde 75’i tarlalarda veya evlerinde çalışıyor. Erkek çocukların düzenli işyerlerinde ve seyyar işlerde çalışma oranlarıysa kızlara göre daha yüksek. Kız çocuklarının çalışırken de evlerinin ve çevrelerinin dışına çıkamamaları toplumsal hayata katılmalarının önünde eğitimsiz olmalarının yanına örülen bir diğer duvar.

Kaynaklar

http://www.unicef.org/protection/files/Child_Labour.pdf

http://www.unicef.org/protection/index_childlabour.html

http://www.unicef.org/turkey/sy21/_cp45.html

http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=26&ust_id=8

Paylaş